İçeriğe geç →

Kefalet Sözleşmesinde Gerçek Kişi

Sözleşmeye ilişkin zaman bakımından sona erme anına ilişkin belirlemeye yer vermeyen sözleşmeler belirsiz süreli kabul edilir.[1] Belirsiz süreli kefalet sözleşmesinde kefil gerçek kişi ise TBK madde 598/3’ nde yer alan özel düzenleme gereği sözleşmenin kurulmasından itibaren(kefalet sözleşmesinin yoksa borcu doğuran sözleşme değil)[2] 10 yılın geçmesiyle kefalet kendiliğinden sona erer. Kanun koyucu devamla 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış ve yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir hükmünü eklemiştir. Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden 1 yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azami 10 yıllık yeni dönem için uzatılabilir. Bu düzenlemelerin gerekçesinde kaynak olarak İsviçre Borçlar Kanunu’nun 509. Maddesinin göz önünde tutulduğu belirtilmiştir. Fakat İsviçre Borçlar Kanunu’nda azami süre 10 değil 20 yıldır. Ayrıca bu hükmün uygulanmayacağı istisnalar da belirtilmişken TBK madde 598/3 ve devamında bir gerçek kişi tarafından verilmiş her türlü kefaletin azami 10 yıllık süre kuralında yer aldığı belirtilmiştir. Aslında bu hüküm sözleşme serbestliğinine getirilmiş bir sınırlama olup, bazı yazarlar tarafından eleştirilmektedir. Bu 10 yıllık azami süre kuralının yeni kanunla geldiğini ve emredici nitelikte olduğu belirtmekte fayda vardır. Bu sürenin niteliğine ilişkin olarak hak düşürücü süre olmadığı dile getirilmektedir.[3] Bu hak süreye bağlı bir haktır. Süreye bağlı hak, bağlandıkları sürenin sonunda kendiliğinden sona ererler ve bu bakımdan hak düşürücü süreden farklı olarak, hak sahibinin herhangi bir beyan veya davranışı ile bu etkiyi engellemesi mümkün olmaz.

Bu noktada bir hususa daha değinmekte fayda vardır. Uzatma anlaşmasının hangi andan itibaren hüküm doğuracağı hususu kanunda net olarak düzenlenmemiş ve doktrinde görüş birliğine varılamamıştır. Kanaatimce öncelikle sözleşmenin mahiyeti ve içeriğine bakılmalı eğer net bir başlangıç anı yoksa ilk kefalet sözleşmesinin sona ermesinden itibaren yeni dönemin başlaması gerekmektedir. Zira bu sözleşme ile hedeflenen husus yeni bir 10 yıllık sorumluluk sağlamak olup ilk sözleşmedeki sorumluluğu erkenden sonlandırır gibi uzatma anlaşmasının tarihinin esas alınmasında hukuken fayda yoktur.

Yine madde metininden anlaşılacağı üzere uzatma sözleşmesi bir kereye mahsus olmak üzere en fazla 10 yıllık olarak yapılabilir. Yani uzatma sözleşmesinden sonra yine uzatma sözleşmesi yapılamaz.[4]


[1] KARABAĞ BULUT Nil: Medeni Kanunun 23. Maddesi Kapsamında Kişilik Hakkının Sözleşme Özgürlüğüne Etkisi, İstanbul 2014, sf. 234

[2] ÖZEN Burak: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2016, sf.70

[3] KAYA KIZILIRMAK Cansu: Kefalet Sözleşmesinin Kendine Özgü Sona Erme Halleri, İstanbul 2019, sf 25

[4] ÖZEN, sf. 609

Kategori: Borçlar Hukuku

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir