Zarar, bir kimsenin mal ya da şahıs varlığında meydana gelen azalmadır. Genel olarak mala zarar verilmiş ise mala verilen zarar, şahıs varlığından -ruh ve beden bütünlüğü- kaynaklı bir zarar varsa şahsa verilen zarar, bu ikisi dışında kalan zararlar ise diğer zararlar ismini alır. Mala verilen zarar ile şahsa verilen zarar denilince akla hukukun koruduğu ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklar gelmelidir. Diğer zararlar ise doktrinde saf malvarlığı zararı olarak da adlandırılır. Türk hukukunda saf malvarlığı zararları kural olarak haksız fiil anlamında sorumluluk meydana getirmemekte olup, ancak bu zararların tazmini kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenmişse sorumluluk doğmaktadır. Zararın ayrıca doğrudan ve dolaylı olmak üzere bir ayrımı daha vardır. Doğrudan zarar, bir hukuka aykırı fiile maruz kalan kimsenin bu fiil yüzünden kendisinin araya başka bir neden girmeden uğradığı zarardır.[1] Dolaylı zarar ise hukuka aykırı fiilin mağdura verdiği doğrudan zarara bağlı olarak başka bir sebeple mağdurun uğradığı zarardır. Söz gelimi, A’nın B’nin aracına kusuru nedeniyle çarpması sonucu oluşan hasar bedeli ve değer kaybı doğrudan zarar iken, B’nin bu kaza nedeniyle işine geç kalması ve patronu tarafından kendisine para cezası verilmesi dolaylı zarardır. Yansıma zarar ise hukuka aykırı fiile maruz kalan kişiden bir başka üçüncü kişinin bu hukuka aykırı fiil nedeniyle uğradığı zarardır.[2] Yansıma zarar, doğrudan ya da dolaylı bir zarar olmayıp, bu ayrımdan bağımsız bir zarar çeşididir.[3] Yansıma zarar hususunda doğrudan zarar gören ve dolaylı zarar gören ayrımı çerçevesinde değerlendirme yapılabilir. Bu ayrımda yansıma zarara uğrayan kimse dolaylı olarak zarar gören kimsedir.
Yansıma zararın tazmini hususu ülke hukuklarına göre
farklılık göstermektedir. Fransız Hukuku’nda yansıma zararın tazmini kabul
edilmektedir. Fransızlar haksız fiil sorumluluğu noktasında zararı esas almakta
olup daha çok sübjektif bir bakış açısıyla hareket etmektedirler. Türk-İsviçre
Hukukunda ise yansıma zarar sınırlı olarak tazmin edilmekte olup karma bir
yaklaşım vardır. Özel bir koruma normu bulunmadıkça yansıma zararın tazmini
Türk hukukunda mümkün değildir. Zira Türk hukukunda haksız fiili karakterize
eden zarar ya da diğer başka unsurlar olmayıp, daha objektif bir bakış açısıyla
hukuka aykırılık unsurudur.
[1] TEKİNAY, Selahattin Sulhi / AKMAN, Sermet / BURCUOĞLU, Haluk / ALTOP, Atilla: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1988, sf. 752.
[2] BAYSAL, Başak: Haksız Fiil Hukuku, İstanbul 2019, sf.183.
[3] TEKİNAY / AKMAN / BURCUOĞLU / ALTOP sf. 755.
Yorumlar