GİRİŞ
Ölüme bağlı hukukî işlemler şeklî açıdan vasiyetname ve miras sözleşmesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Vasiyetnameler niteliği itibariyle tek taraflı hukukî işlem olup hüküm ve sonuçlarının doğması için iradenin muhatabına ulaşması gerekmemektedir. Miras sözleşmeleri ise adı üstünde iki taraflı bir hukukî işlem olup karşılıklı olarak irade açıklamasına dayanmaktadır. Ölüme bağlı hukukî işlemler TMK’ de sınırlı sayıda olduğundan farklı şekillerde ölüme bağlı hukukî işlem yapılabilmesi mümkün değildir.
Vasiyetnamelerin niteliği gereği bağımsız olması gerekmektedir. Ancak bu husus vasiyetnamelerin koşula bağlı olarak yapılabilmesine engel değildir. Önemli olan miras bırakanın iradesinin net bir şekilde saptanabilmesidir. Bu bakımdan en az iki farklı miras bırakanın birbiriyle ilişkili ve fakat işlem bakımından bağımsız nitelikte vasiyetname düzenlemesi mümkün olup buna ortak vasiyetname denmektedir.
Ortak vasiyetname, mevzuatta doğrudan düzenlenmemiştir. Ancak bu sebeple ortak vasiyetnamenin hükümsüz kılınması mümkün olmamalıdır. Şartları varsa irade sakatlığı veya koşul hükümleri gibi sebeplerle iptali sağlanabilmelidir. Bu bakımdan ortak vasiyetnamenin tanımı, unsurları, çeşitleri ve hukukî niteliği üzerinde inceleme yapmak gerekmektedir.
Ⅰ- Genel Olarak Vasiyetname
A) Vasiyetname ile Vasiyetin Tanımı ve Farkları
Miras bırakanın terekesi üzerinde işlem yaptığı; arzu ve isteklerine uygun şekilde mirasçı atadığı, terekesi üzerindeki değerler bakımından mirasçılarına veya vasiyeti yerine getirme görevlisine terekeden karşılanmak üzere borç yüklediği hukukî işlemlere ölüme bağlı hukukî işlem denilmektedir[1]. Bu işlemler için TMK’ de ölüme bağlı tasarruf ifadesi kullanılmışsa da doğru kullanım ölüme bağlı işlem şeklinde olmalıdır(TMK m. 107/3, 108, 504, 505 vs.). Zira lehine işlem yapılan kişi ancak miras bırakanın ölümü ile talepte bulunabilir ve bu bakımdan miras bırakanın sağken yaptığı işlem tasarruf niteliğinde değerlendirilemez[2]. Bu bakımdan çalışmanın devamında, TMK’ nin aksine ölüme bağlı hukukî işlem ifadesi kullanılmıştır.
Ölüme bağlı işlemler şeklî ve maddî olarak ikiye ayrılmaktadır[3]. Şeklî olarak ölüme bağlı işlem, TMK gereği, vasiyetname (TMK m. 531 vd.) ve miras sözleşmesidir(TMK m. 545 vd.). Kanun gereği bu şekiller dışında ölüme bağlı işlem yapılması mümkün değildir[4]. Vasiyetname tek taraflı olan, sonuç doğurması için bir yere varması gerekmeyen ve her zaman geri alınabilmesi mümkün olan ölüme bağlı işlemlerdir[5]. Miras sözleşmeleri ise, adı üstünde sözleşme niteliğinde olup, maddî olarak en az bir ölüme bağlı işlem içeren ve kural olarak tek taraflı geri alınabilmesi mümkün olmayan ölüme bağlı işlemlerdir[6]. Ölüme bağlı işlemler maddî olarak ise mirasçı atama(TMK m. 516), belirli bir mal bırakma(TMK m. 517), vakıf kurma(TMK m. 526), koşul ve yükleme(TMK m. 515) gibi içeriğe ilişkin işlemlerdir. Bunlardan belirli bir mal bırakma aynı zamanda vasiyet olarak adlandırılmaktadır. Maddî olarak belirli bir mal bırakma, yani vasiyeti, bir kimsenin mirasçı(küllî halef) sıfatıyla değil de alacaklı(cüzî halef) sıfatıyla terekedeki haklar üzerinde hak sahibi olması şeklinde tanımlayabiliriz[7].
Ölüme bağlı işlem kategorisinde yer alan vasiyetname ile vasiyet kavramı farklı anlamlara gelmektedir. Bu bakımdan vasiyetname şeklî bir işlemi, vasiyetin ise maddî bir işlemi ifade ettiği dikkatten kaçmamalıdır. Çalışmanın muhteviyatı açısından vasiyetnamenin irdelenmesi gerekmektedir.
B) Vasiyetnamede Şekil Şartı
1. Genel Olarak
Ölüme bağlı işlemler konusunda, TMK’ ye göre, sadece iki işlemin mümkün olduğu bunların vasiyetname ve miras sözleşmesi olduğu ifade edilmiştir. Vasiyetname bakımından ise TMK üç şekil şartı aramaktadır. Bunlar resmî vasiyetname(TMK m. 532 vd.), el yazılı vasiyetname(TMK m. 538) ve sözlü vasiyetnamedir(TMK m. 539). Bu şekil şartları numerus clauses niteliğinde olup sınırlı sayıdadır[8]. Bu bakımdan farklı bir şekil üzerinden vasiyetname düzenlenebilmesi mümkün değildir.
Ölüme bağlı işlemler bakımından şekil şartına aykırılığın yaptırımı genel kuraldan farklıdır. Zira şekle aykırı sözleşmelerin yaptırımı kural olarak kesin hükümsüzlüktür(TBK m. 27). Ancak ölüme bağlı işlemlerde, kanun koyucu özellikle miras bırakanın iradesini daha fazla korumak istediğinden, şekle aykırılığın yaptırımı iptal edilebilirliktir(TMK m. 557).
2. Resmî Vasiyetname
Sulh hâkimi, noter ya da kanunla kendisine yetki verilmiş memur önünde iki tanığın katılımıyla miras bırakanın iradesini açıklamasına resmî vasiyetname denmektedir(TMK m. 532). Resmî vasiyetnameye memur ya da tanık olarak katılamayacak kimseler açıkça ifade edilmiştir(TMK m. 536). Ayrıca ilgisi olduğu için belirtmek gerekmektedir ki resmî vasiyetnamedeki şekil şartları aynı zamanda miras sözleşmeleri bakımından da geçerlidir(TMK m. 541/1).
3. El Yazılı Vasiyetname
Miras bırakanın iradesini başından sonuna kadar el yazısı ile ifade ettiği, özellikle miras bırakanın ehliyetinin tespit edilebilmesi adına düzenleme tarihinin doğrudan ya da dolayı olarak tespit edilebildiği, miras bırakanın imzasını içeren vasiyetname türüne el yazılı vasiyetname denmektedir(TMK m. 538/1).
El yazılı vasiyetnamelerin geçerlilik bakımından zorunlu sayılmamak kaydıyla noter, sulh hâkimi ya da yetkili memura saklanmak üzere verilmesi mümkündür(TMK m. 538/2).
4. Sözlü Vasiyetname
Yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık ve savaş gibi olağanüstü durumlarda, resmî ya da el yazılı vasiyetname yapılması imkânı söz konusu değilse, miras bırakan sözlü vasiyetname yoluyla iradesini açıklayabilir(TMK m. 539/1). Bu bakımdan miras bırakan iradesini iki tanığa anlatır ve onlara vasiyetnamesinin yazılması ya da yazdırılması görevini yükler(TMK m. 539/2). Resmî vasiyetnamedeki tanık olarak katılamayacak kimselere ilişkin kısıtlama, sözlü vasiyetnameler bakımından da kural olarak geçerlidir(TMK m. 539/3).
Sözlü vasiyetnamede iki tanık miras bırakanın iradesi ile iradesini kendilerine sunma tarihini belirterek belge hazırlar ve imzalayarak vakit geçirmeksizin sulh veya asliye hukuk mahkemesine müracaat ederler(TMK m. 540/1). Tanıklar belge düzenlemek yerine vakit geçirmeksizin sulh veya asliye hukuk mahkemesine müracaat ederek durumu tutanağa geçirtebilirler(TMK m. 540/2). Miras bırakanın sonradan farklı şekilde vasiyetname düzenleme olanağı doğarsa bu tarihten itibaren bir ay içinde vasiyetname düşer(TMK m. 541).
Ⅱ- Vasiyetname İçeriğinin Maddî Olarak Yorumlanması
A) Genel Olarak
Vasiyetname TMK’ de belirtilen şekilde düzenlendiyse ya da TMK’ de belirtilen şekle uygun düzenlenmemekle birlikte iptal edilmediyse hukuk dünyasında sonuç ve hükümlerini doğurur[9]. Bu bakımdan vasiyetname içeriğinin maddî olarak geçerliliği, anlatım bozuklukları ile farklı anlamlara gelen ifadelerin ne şekilde değerlendirileceğinin tespiti mühimdir.
B) Güven Teorisi
Hukukî işlem yapılırken, beyan sahibinin iradesi tam olarak tespit edilemiyorsa, muhatabın işlem konusu hakkında ortalama zekâya sahip, makul ve dürüst biri olduğu varsayımından hareket ederek ne anlaması gerekmekteyse buna göre yorumun yapılmasının uygun görüldüğü teori, klasik güven teorisidir[10].
Hukukî işlem yapılırken hem beyan sahibinin hem de muhatabın ortalama zekâya sahip, makul ve dürüst biri olduğu varsayımından hareket ederek ne anlaşılması gerektiğinin tespit edilmesi gerekliliği ise yeni güven teorisi ile açıklanmaktadır[11]. Hukukumuzda, sözleşmeler bakımından, genel kabul edilen görüş, yeni güven teorisidir[12].
Güven teorileri kaynağını, TMK m.2 kapsamında, dürüstlük kuralından almaktadır[13]. Güven teorisi, kural olarak, sözleşmelere uygulanmaktadır.
C) İrade Teorisi
Hukukî işlemdeki beyan yorumlanırken, beyan sahibinin iradesine mutlak üstünlük tanıyan, beyan sahibinin içsel dünyası, psikolojisi gibi hususları ön planda tutan teorisi irade teorisidir[14]. Bu teoride muhatabın ne anladığının önemi bulunmayıp önemli olan beyan sahibinin iradesinin tam olarak tespit edilebilmesidir. Bu teori, beyan teorisi olan adlandırılan ve sadece beyanın yani lafzın önemini belirten teorinin tam tersi mahiyetindedir. İrade teorisi sadece beyan sahibi dikkate alındığı için eleştirilmiştir[15].
Ç) Ölüme Bağlı İşlemler Bakımından Genel Değerlendirme
Vasiyetnamelerin tek taraflı hukukî işlemler olduğu ve muhataba varıp varmamasının bir öneminin bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu bakımdan iradenin muhataba varmasının önemi olmadığı için iradesini açıklayan miras bırakanın içsel dünyası, psikolojisi gibi hususların dikkate alınması ve buna göre değerlendirmede bulunulması gerekmektedir. Bu bakımdan özellikle vasiyetnamelerin yorumlanabilmesi adına irade teorisine öncelik verilmektedir[16]. Hukukumuzda da vasiyetnamelerin yorumlanabilmesi adına irade teorisinin dikkate alınması gerekliliği kabul edilmektedir[17].
Miras sözleşmelerinde ise karşılıklı irade açıklamasına dayandığından ve kural olarak iki tarafa borç yüklediğinden güven teorisi dikkate alınmaktadır[18]. Ancak miras sözleşmesi içeriğinde, tek taraflı olan ve geri alınabilmesi mümkün olan işlemler açısından yine irade teorisinin dikkate alınması gerektiği aşikârdır[19].
Vasiyetname içeriği bakımından vasiyetname lehine yorum teorisine de değinmekte fayda bulunmaktadır[20]. Buna göre miras bırakanın anlaşılabilen iradesine öncelik verilmeli ve gerekirse tahvil yoluyla iradesinin mümkün olduğu kadar ayakta tutulması sağlanmalıdır[21]. Vasiyetname lehine yorum, kanımca, irade teorisine verilen önemin bir sonucudur. Kanun koyucu da vasiyetname lehine yorumu benimsediğini TMK m. 504/2’deki hükümle ortaya koymuştur. Bu hükme göre “ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde miras bırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.”
Ⅲ- Ortak Vasiyetname Kavramı ve Ortak Vasiyetnamenin Geçerliliği
A) Ortak Vasiyetname Kavramı
Vasiyetnameler tek taraflı ve bağımsız nitelikte, miras sözleşmeleri ise iki taraflı ölüme bağlı hukukî işlemlerdir. En az iki miras bırakanın, tek taraflı olmak amacıyla, birlikte maddî olarak ölüme bağlı işlem yaptıkları vasiyetnameye ortak vasiyetname denmektedir[22]. Ortak vasiyetname, vasiyetnamenin miras sözleşmesinden farklı özelliklerini engellediği için hukukumuzda kural olarak caiz karşılanmamaktadır[23].
Ortak vasiyetnamelerde, birden çok kişi birlikte karar alarak vasiyetname düzenlerler. Bu bakımdan önemli olan iradelerin aynı belgede açıklanmasından ziyade iradelerin oluşması sırasında kişilerin birbirini tetiklemesidir.
Ortak vasiyetname üç şekilde yapılabilir; birlikte vasiyetname, karşılıklı vasiyetname ve birbirine bağlı vasiyetname[24].
Birlikte vasiyetnamede taraflar aynı belgede maddî olarak ölüme bağlı işlem gerçekleştirmektedir[25]. Ancak bu maddî anlamdaki ölüme bağlı işlemler birbirinin karşılığı olan edimler olmayıp bağımsız niteliktedir. Bu bakımdan misal olarak sözleşme hukukundaki gibi edimler arası oransızlık durumunda gabin gibi hükümler uygulama alanı bulmaz.
Karşılıklı vasiyetnamede taraflar birbirleri lehine maddî olarak ölüme bağlı işlemde bulunurlar ve bu ölüme bağlı işlemler birbirinin karşılığı niteliğindedir[26]. Mesela X’in Y’ye ölümü hâlinde araba bırakacağı, Y’nin X’e ölümü hâlinde arsa bırakacağı varsayımında karşılıklı vasiyetname söz konusu olur.
Birbirine bağlı vasiyetnameler ise daha sıkı ilişkili olup birinin geçersizliği hâlinde diğerinin de geçersiz sayılması kabul edilmiştir[27]. Birbirine bağlı vasiyetnamelerin aynı anda veya karşılıklı olması gerekmeyip önemli olan birbirlerinin geçerlilikleriyle ilişkili olmalarıdır.
B) İrade Sakatlığı Hâlinde Ortak Vasiyetname
Vasiyetnameler açısından, kanın koyucu tarafından, irade teorisinin benimsendiği açıklanmıştır. Bu bakımdan miras bırakanların gerçek iradesi ölüme bağlı hukukî işlem yapmaksa, ortak vasiyetname türlerinden biriyle bunun dışarı vurulması hâlinde, her bir vasiyetnamenin geçerli kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
İrade sakatlığı hâlinde ise somut olayı incelemek gerekmektedir. Bu bakımdan eğer ortak vasiyetname kararı sonrası düzenlenen bağımsız nitelikteki vasiyetnamenin oluşumunda irade sakatlığı söz konusu olursa mirasçıların iptal davası açabilmesi gerekmektedir(TMK m. 557). Ancak ortak vasiyetnamede iptal davasının sebebinin vasiyetnamenin ortak olması değil de irade sakatlığı olması gerekmektedir.[28].
İptal davasında ortak vasiyetnamenin miras bırakanın iradesini sakatladığı her türlü delille ispat edilebilir. İptal davası menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir(TMK m. 558/1). İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyi niyetli davalılara karşı on yıl, iyi niyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer(TMK m. 559/1). Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir(TMK m. 559/1).
C) Vasiyetnamenin Koşula Bağlı Düzenlenebilmesinin Mümkün Olması
Koşul, bir hukukî işlemin sonuçlarının doğabilmesinin, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirsiz olduğu olaya bağlanmasıdır[29]. Miras bırakanın vasiyetname içeriğindeki maddî işlemleri koşula bağlamasına kanun koyucu cevaz vermiştir(TMK m. 515). Bu bakımdan vasiyetnamede belirtilen bir tasarrufusun koşula bağlanması mümkündür. Koşul geciktirici ve bozucu nitelikte olabilir. Şayet geciktirici koşul söz konusuysa, işlemin hüküm ve sonuçları koşulun gerçekleşmesine müteakip doğmaktadır[30]. Bozucu koşulda ise işlem hüküm ve sonuçlarını anında doğurmakla birlikte koşulun gerçekleşmesi durumunda sonuçlar ortadan kalkar[31].
Birbirine bağlı vasiyetnamelerde, miras bırakanlar, işlemlerinin geçerliliğini diğer işlemin geçerliliği koşuluna bağlı tutmaktadır. Kanaatimce burada tipik bir bozucu koşula bağlanmış ölüme bağlı işlem söz konusudur. Bu noktada bozucu koşula bağlanmış ortak vasiyetnamenin geçerli kabul edilmesi gerektiği düşünülmelidir. Hâl böyleyken, hukuka aykırı koşula bağlanan ölüme bağlı işlemin geçersiz kabul edileceği düzenlenmiştir(TMK m. 515/2). Bu durumda, koşul hukuka veya ahlaka aykırıysa, ölüme bağlı işleme karşı iptal davası açılabilmesi mümkündür(TMK m. 557).
Ortak vasiyetname yapılmasının amacı; diğer şeklî anlamdaki ölüme bağlı işlem olan miras sözleşmesinin sözleşme hukuku bakımından zorlayıcı etkisinden dolanılmak, kişilik haklarına aykırılık teşkil etmek ve buna benzer hukuka aykırı diğer sebeplerse vasiyetnamenin geçersiz kabul edilmesi gerektiği ve iptal yaptırımıyla karşı karşıya kalacağı ise aşikârdır(TMK m. 515/2, 557).
Ç) Ortak Vasiyetnameler Bakımından Genel Değerlendirme
Ortak vasiyetnamelerin hukuken geçerliliği bakımından önemli olan hususlardan biri de içeriktir. Zira ortak vasiyetnameler, miras sözleşmesinin aksine karşılıklı borç yüklememekte , miras bırakanların birbiriyle ilişkili ve fakat bağımsız olan isteklerini açıklamasından doğmaktadır.
Yukarıdaki başlıklarda detaylı açıklandığı üzere miras hukukundaki genel kural gereği ortak vasiyetnamelerin hükümsüz kılınacağı durumda yaptırım iptal edilebilirliktir[32]. Zira kanun koyucu miras bırakanın iradesinin mümkün olduğu kadar ayakta tutulması gerektiğini amaç edinmiştir. Kanun koyucunun bu amacı sebebiyle, miras bırakanın iradesini açıklamak için ortak vasiyetname düzenlemesi durumunda, doğrudan ve sırf bu sebeple iptal kararı verilmesi kanımca TMK sistematiğine aykırıdır. Ortak vasiyetnamenin yukarıda belirtilen; şekle aykırlık, irade sakatlığı, hukuka aykırı koşul gibi örneklendirici sebeplerle ve diğer şartlar mevcutsa iptal edilebilmesi gerektiği kanaatindeyim[33].
Ortak vasiyetnameye ilişkin Türk Hukukunda düzenleme bulunmamaktadır[34]. Bu bakımdan ortak vasiyetnameye ne şekilde yaklaşılması gerektiği hususu tereddütlüdür. Esasen karşılıklı ve birbirine bağlı vasiyetnamelerdeki ilişki, yukarıda açıklandığı üzere, şekil şartına uygun ve bağımsız olduğundan, bu işlemlere konu vasiyetnamelerin her birinin tek başına geçerli kabul edilmesi gerekmektedir[35].
Birlikte vasiyetnamelerin ise mevzuatta düzenlenmemiş olması, şekil şartına aykırılık ve aralarındaki sıkı ilişki münasebetiyle geçersiz kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir[36]. Ancak şartlar mevcutsa ortak vasiyetnamelerin miras sözleşmesine tahvil edilerek geçerli kabul edilebilmesi mümkün görülmektedir[37].
SONUÇ
Ortak vasiyetname konusunda mevzuatta doğrudan düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu durum kanun koyucunun ortak vasiyetnameyi caiz görmediği anlamına gelmemelidir. Zira hukukta boşluk söz konusu olursa hâkimin kanun koyucu gibi bir kural koyması ve bu kurala göre karar vermesi gerekmektedir. Ayrıca hâkimin bu noktada yorum ve kıyas yöntemlerinden de yararlanması gerekmektedir. Miras hukuku bakımından, TMK sistematiği incelendiğinde, miras bırakanın iradesinin mümkün olduğu kadar ayakta tutulmaya çalışıldığı bir gerçektir. Bu sebeple hâkimin amaçsal yorum yapması ve ortak vasiyetnamenin mümkün olduğu kadar ayakta tutulması gerekmektedir. Bu sebeple ortak vasiyetname konusunda düzenlemenin bulunmaması, başlı başına hükümsüzlük sebebi olarak değerlendirilmemelidir.
Vasiyetnamenin koşula bağlanması mümkündür. Yeter ki koşul hukuka ve ahlaka aykırı olmasın. Bu bağlamda ortak vasiyetnamenin, özellikle birbirine bağlı vasiyetnamelerin, koşula bağlı vasiyetname olarak değerlendirilmesi ve bu koşulun hukuka aykırı kabul edilmemesi gerekmektedir. Ayrıca gerekirse ortak vasiyetnamedeki iradenin tahvil yoluyla hukuk dünyasında sonuç doğurması sağlanmalıdır.
Ortak vasiyetnamede, vasiyetnameler
bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Bu bakımdan her bir vasiyetnamenin hükümsüzlüğü
ayrıca incelenmelidir. Şayet ortak vasiyetnamelerden biri hükümsüz kılınırsa,
ayakta olan işlem sahibi miras bırakanın gerçek iradesi tespit edilmelidir. Bu
miras bırakan, diğer ölüme bağlı hukukî işlem söz konusu olmasaydı vasiyetname
düzenlemeyecek idiyse irade sakatlığı hükümlerine göre iptal sağlanabilmelidir.
[1] DURAL, Mustafa / ÖZ, Turgut: Türk Özel Hukuku Cilt Ⅳ Miras Hukuku, İstanbul 2016, sf. 50; ÖZTÜRK, Mehmet: Resmî Vasiyetname, Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Programı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019, sf. 3; EREN, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, sf. 169; ANTALYA, Osman Gökhan: Miras Hukuku, İstanbul 2009, sf. 108.
[2] DURAL / ÖZ, sf. 50; SEROZAN, Rona / ERGİN, Baki İlkay: Miras Hukuku, Ankara 2012, sf. 216.
[3] DURAL / ÖZ, sf. 52; ÖZTÜRK, sf. 6; ANTALYA, sf. 109; KILIÇOĞLU, Ahmet Mithat: Miras Hukuku, Ankara 2012, sf. 98.
[4] DURAL / ÖZ, sf. 50; ÖZTÜRK, sf. 8; EREN, sf. 170; ANTALYA, sf. 109; KILIÇOĞLU, sf. 98.
[5] DURAL / ÖZ, sf. 53; EREN, sf. 169; ANTALYA, sf. 121; KILIÇOĞLU, sf. 106.
[6] DURAL / ÖZ, sf. 53; ANTALYA, sf. 149; KILIÇOĞLU, sf. 128.
[7] DURAL / ÖZ, sf. 142-146; ANTALYA, sf. 193-194.
[8] ÖZTÜRK, sf. 13-14; SEROZAN / ERGİN, sf. 205-206; Yargıtay HGK 22.11.2018T., 2017/3-999E., 2018/1757K.: “ …Ne var ki ölüme bağlı tasarruflar da kendilerine özgü şekillere tabidir. Kanunda vasiyetname ve miras sözleşmesi dışında başka bir ölüme bağlı tasarruf şekli veya tipi düzenlenmemiştir. Burada da ayni haklarda olduğu gibi sınırlı sayı ( numerus clausus ) ilkesi geçerlidir. Bu nedenle ölüme bağlı hukuksal işlemlerde çok sıkı tasarruf şekilleri vardır…” https://lib.kazanci.com.tr/ E.T. 20.05.2023
[9] DURAL / ÖZ, sf. 231: Bu bakımdan iptal davası bozucu yenilik doğuran bir davadır. İptal kararı geçmişe etkili sonuç doğurmaktadır; ANTALYA, sf. 249; SEROZAN / ERGİN, sf. 224-225.
[10] EREN, sf. 153; KILIÇOĞLU, sf. 183.
[11] EREN, sf. 153-154.
[12] EREN, sf. 154.
[13] DURAL / ÖZ, sf. 224.
[14] DURAL / ÖZ, sf. 220: “Yorumun amacı, gerçek iradeyi tespit etmek olduğuna göre, anlamı açık ve vasiyetçinin iradesine uygun beyanlara yorum yoluyla farklı anlamlar verilemez. Bu bakımdan, vasiyetçinin, sadece, muğlak eksik ya da gizli beyanları yoruma tabi olur.”; EREN, sf. 149; KILIÇOĞLU, sf. 183.
[15] EREN, sf. 150.
[16] ANTALYA, sf. 246; KILIÇOĞLU, sf. 184; SEROZAN / ERGİN, sf. 240.
[17] DURAL / ÖZ, sf. 219; ANTALYA, sf. 246; SEROZAN / ERGİN, sf. 240.
[18] DURAL / ÖZ, sf. 224; ANTALYA, sf. 246.
[19] DURAL / ÖZ, sf. 224; SEROZAN / ERGİN, sf. 241.
[20] TAŞATAN, Caner: Vasiyetname Lehine Yorum İlkesi ve Bu İlkenin Türk Medenî Kanunu’na Yansımaları, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 23 2021 sf. 571-605, sf. 573-574: “İşlem lehine yorum ilkesi, borçlar hukukunda “sözleşme lehine” (favor contractus) yorum biçiminde geniş bir uygulama alanına sahip olmakla birlikte miras hukuku bakımından özel bir öneme sahiptir. Gerçekten, miras bırakanın yaşamındaki son arzularının gerçekleştirilmesi, onun ölüme bağlı tasarruflarının nihayetinde geçerli olarak nitelendirilecek biçimde yorumlanmasına bağlıdır (tasarrufun muteberliği lüzumu). Ancak ölüme bağlı tasarrufun mirasın açılmasıyla, diğer bir deyişle bizzat tasarrufta bulunan kişinin ölümüyle birlikte hüküm doğuracak olması, artık hayatta olmayan ve bu işlemi yeniden yapamayacak bir kişinin iradesinin araştırılmasını gerektirir ki bu durum, bahsi geçen işlemin yorumunu bir kat daha zorlaştırır. Ölüme bağlı tasarrufların yorumlanması bakımından şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf türlerine göre bir ayrım yapmak gerekir. Bu ayrım çerçevesinde “miras sözleşmesi lehine” (favor pacti successoralis) yorum, esasen, sözleşme lehine yorumun miras hukukundaki bir görünümünden ibarettir.”
[21] DURAL / ÖZ, sf. 221-222; benzer görüş için bknz. DURAL, Mustafa: İsviçre Türk Hukukunda Ortak(Müşterek) Vasiyetnameler, İstanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi, 3(4) 1969 sf. 165-173, sf. 171; ÖZTÜRK, sf. 134: “Tahvil için kesin hükümsüz bir işlemin varlığı gerekli olduğundan iptal edilebilir işlemlerin, iptal edilmediği süre içerisinde tahvili söz konusu olmaz. Ölüme bağlı tasarruflarda da süresinde iptal davası açılmadığı ve dolayısıyla işlem geçerli hâle geldiğinde tahvil kurumuna ihtiyaç da duyulmayacaktır.”; ANTALYA, sf. 249-251; KILIÇOĞLU, sf. 185; SEROZAN / ERGİN, sf. 223-224; Yargıtay HGK 21.11.1990T., 1990/2-346E., 1990/586K.: “Yine vasiyetnamenin yorumunda göz önünde bulundurulması gereken kurallardan biri, Yargıtay H.G.K.’nun 7.6.1966 gün 738-309 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ölüme bağlı tasarrufun geçerliliğini üstün tutan, Roma Hukukundan beri geniş uygulama alanı bulan Favor Testemanti prensibi, diğeri de yorumun kanuni mirasçılık yararına yorumlanması ilkesidir. Bunlara göre miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarını iptalden ziyade muhafaza etmek vasiyetçinin arzu ve iradesine daha uygun düşer. Bu itibarla yorumda bu gayenin daima göz önünde tutulması, şüpheli ve müphem hallerde tasarrufun muhafazası lehine yorumun yapılması gerekir. Bu ilke Alman Mahkeme İçtihatlarında vasiyetnamenin yorumu onun iptalinden önce gelir şeklinde ifade olunmaktadır. Keza vurgulamak gerekir ki, normal olarak yorum ancak vasiyetçinin beyanında yazılı arzusunu bir dereceye kadar süzmektir. Fakat beyanda hiç bir dayanağı yok iken onu tamamlamak değildir. Vasiyetnamenin metni yoruma kâfi gelmezse, bunun yanında yardımcı olarak dış etken ve olgulara örneğin vasiyetçinin notlarına, mektuplarına, dostlarına ve yakınlarına yaptığı açıklamalara ilişkin belgelere bakmak icap eder. İhtiyaç olduğu takdirde, tasarrufun dışındaki olgulardan, belgelerden ve dayanaklardan yararlanılması gerektiği Hukuk öğretisinde tam bir görüş beraberliği içerisinde savunulmakla birlikte İsviçre Federal Mahkeme Kararları’nda da aynen benimsenmiştir.” : https://lib.kazanci.com.tr/ E.T. 20.05.2023.
[22] DURAL, sf. 165; ANTALYA, sf. 122.
[23] GÖNEN, Doruk: El Yazılı Vasiyetname, İstanbul 2007, sf. 21.
[24] DURAL, sf. 165-167.
[25] DURAL, sf. 166.
[26] DURAL, sf. 166; ANTALYA, sf. 123: “Karşılıklı vasiyetnameler yani kişilerin kendi tasarruflarının varlığını karşı kişinin kendi lehine tasarrufta bulunmasına bağlaması durumunda söz konusu tasarrufun geçerliliği, bu tasarrufun yorumuna bağlıdır. Örneğin, (A) vasiyetnamesinde; eşinin aynı şekilde tasarrufta bulunması kaydıyla, kendisinden Önce olumum halinde kendisini tek mirasçı olarak tayin ediyorum şeklinde tasarrufta bulunmuşsa, bu tasarruf şartlı bir tasarruf olarak nitelendirilebildiği takdirde geçerlidir. Vasiyetçinin bu tasarrufunu karşı tasarrufla irtibatlandırması da geçerlidir. Ancak vasiyetçinin tüm tasarrufunu, karşı tarafın tasarrufuyla bağlaması geçersizdir.”
[27] DURAL, sf. 167.
[28] DURAL, sf. 170: “… Eğer ortak vasiyetname, birden fazla şahıs tarafından, uno actu olarak yapılmış ise (örneğin bir el yazısı ile vasiyetnameyi) vasiyetçilerden biri, her iki miras bırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler; veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de, her iki iradeyi de kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise, o zaman vasiyetname, kanundaki şartlara uygun yapılmadığı için, geçersiz olacaktır…”
[29] DURAL / ÖZ, sf. 156; EREN, sf. 1185; ANTALYA, sf. 200; KILIÇOĞLU, sf. 138.
[30] DURAL / ÖZ, sf. 156; EREN, sf. 1195; ANTALYA, sf. 201; KILIÇOĞLU, sf. 138.
[31] DURAL / ÖZ, sf. 156; EREN, sf. 1195-1196; ANTALYA, sf. 201; KILIÇOĞLU, sf. 138.
[32] Yargıtay 3. HD 16.01.2019T., 2017/12298E., 2019/146K.: “Gerek doktrin de ve gerekse de Yargısal kararlar incelendiğinde genel olarak ortak vasiyetnamenin değil ama Medeni Kanundaki şekil şartlarından birine ( resmi-el yazısı-sözlü vasiyet ) uyularak yapılmamış olanların geçersiz olduğu sonucuna varılabilir ki bu da birlikte yapılan vasiyet olacaktır. Örneğin, bir el yazısı vasiyetnameyi vasiyetçilerden biri, her iki miras bırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise o zaman vasiyetname kanundaki şartlara uygun olarak yapılmadığı için geçersiz olacaktır. Bu geçersizliğin müeyyidesi ise butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi, şeklen bir vasiyetname vardır.”: https://lib.kazanci.com.tr/ E.T. 20.05.2023
[33] Benzer görüş için bknz. DURAL, sf. 170-171.
[34] YAKUPOĞLU, Derya: Olumlu Miras Sözleşmesinin Bağlayıcılığı, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 31(136) 2018 sf. 225-262, sf. 230: Ancak Alman Medenî Kanunu’nda ortak vasiyetname kabul edilmiştir. İsviçre Hukuku’nda ise Türk Hukuku’nda olduğu gibi kabul edilmemiştir.
[35] ÖZTÜRK, sf. 138.
[36] ÖZTÜRK, sf. 138-139; SEROZAN / ERGİN, sf. 206: “Buna karşılık, Alman hukukunun eşler arasında yaygın ortak vasiyetnamesini (ünlü “Berlin tipi” vasiyetnameyi=Berliner Testament’i) bizim hukukumuzda eşler seçemezler. Birlikte kaleme alınmış ve imzalanmış ortak bir vasiyetnamede (aynı belge içinde) eşlerin karşılıklı olarak, birbirine bağlı ve bağımlı ölüme bağlı tasarruflarda bulunmaları (korrespektives Berliner Testament) Türk hukukunda olanaklı değildir. Örnek: “Aramızda önce ölenin tek mirasçısı geride sağ kalanımız olsun!” Vasiyetname ile miras sözleşmesi arasında yer alan bu “hybrid” (melez) ölüme bağlı tasarruf, atipik bir işlem olarak sınırlı ölüme bağlı tasarruf tiplerinin (kalıplarının) dışında kalır. Eğer eşler birbirlerini mutlaka karşılıklı olarak mirasçı atamak istiyorlarsa ya da çocukları yararına karşılıklı olarak mirastan feragat etmek istiyorlarsa, bu isteklerini ancak miras sözleşmesi biçiminde (kalıbında) yaşama geçirebilirler.”; Yargıtay 3. HD 16.01.2019T., 2017/12298E., 2019/146K.: “Bilindiği üzere; birden fazla miras bırakanın ölümlerinden sonra hüküm ifade etmek üzere, mamelekleri üzerinde tek taraflı olarak tasarrufta bulunmak gayesiyle, birlikte arzularını açıklamalarına ortak vasiyetname denir. Ortak vasiyetnamelerin bu niteliği alabilmeleri için önemli olan vasiyetnamelerin bir tek işlemde (uno actu) birleşmeleri olmayıp birden fazla şahsın mamelekleri üzerinde birlikte tasarrufta bulunma müşterek iradelerinin varlığıdır (Dr. Mustafa Dural-Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi 1969/4,sf.165). Başka bir ifade ile aynı işlemle yapılan birbiriyle iç içe geçmiş ve biri diğerine bağımlı vasiyetnameler ortak vasiyetname sayılır. Bu hali ile birisi bakımından şekil şartı tamam olmakla beraber diğeri yönünden şekil şartı eksik kalan vasiyetnameleri geçerli saymak mümkün değildir. Gerek doktrin de ve gerekse de Yargısal kararlar incelendiğinde genel olarak ortak vasiyetnamenin değil ama Medeni Kanundaki şekil şartlarından birine (resmi-el yazısı-sözlü vasiyet) uyularak yapılmamış olanların geçersiz olduğu sonucuna varılabilir ki bu da birlikte yapılan vasiyet olacaktır. Örneğin, bir el yazısı vasiyetnameyi vasiyetçilerden biri, her iki miras bırakanın arzularını açıklayacak şekilde yapmış ve sonra her ikisi de imzalamış iseler veya vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş ise o zaman vasiyetname kanundaki şartlara uygun olarak yapılmadığı için geçersiz olacaktır. Bu geçersizliğin müeyyidesi ise butlan değil iptal kabiliyetidir. Zira, ortada şekil şartlarını ihlal etmiş olsa dahi, şeklen bir vasiyetname vardır. Somut olayda da; vasiyetçiler, birlikte noter önünde son arzularını açıklamış ve noter de her iki iradeyi kapsayacak şekilde bir tek belge düzenlemiş olduğundan kanunda öngörülen şekil şartlarını taşımayan vasiyetnamenin iptali gerekmektedir .” : www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 20.05.2023.
[37] SEROZAN / ERGİN, sf. 210; Yargıtay 2. HD 02.03.1990T., 1990/9067E., 1990/2434K.: www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 20.05.2023.
Yorumlar