Sorumluluk kavramı TDK’ da “kişinin kendi davranışlarını veya kendi alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Daha geniş şekilde de yorumlanabilecek olan sorumluluk kavramı hukuk açısından çok önemlidir. Devlet organizasyonunu düzenleyen, yetkilerinin sınırlarını çizen ve aynı zamanda toplumsal ilişkilerin kurallarını belirleyen hukuk için sorumluluk kavramının mahiyeti ve sonuçları adeta bir görevdir. Söz konusu görevde sorumluluk kamu hukukunda ayrı özel hukukta ayrı olarak ele alınmaktadır. Özel hukukta şahıs(taraf) sıfatının kamu hukukuna göre ağır bastığı belirtilebilir ki, zararların giderimi(tazminat, tatmin) açısından özel hukuk, kamu hukukundan daha ilgilidir denebilir.
Özel hukuk açısından ulusal anlamda çok önemli bir kaynak olan Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi sorumluluk başlığı altında düzenlenmiş “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. ” hükmü ile devamında “zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü yer almıştır. Bu hükümler sorumluluğun doğuşunu ve aynı zamanda tazminini düzenlemiş olup, sorumluluğun giderimle arasındaki ilişkisini gözler önüne sermektedir.
Fikret Eren Hoca’nın belirtmesine göre geniş anlamda sorumluluk haksız fiil ve sözleşmesel sorumluluğu, dar anlamıyla sözleşme dışı sorumluluğu bir başka ifadeyle haksız fiil sorumluluğunu, en dar anlamıyla ise özel kanunlarda düzenlenen sebep ve tehlike sorumluluğunu ifade etmektedir. Söz konusu ifadelerden görüleceği üzere kanuna paralel bir yorum yapılmış olup, kanunun belirttiği anlamda yanı dar anlamda haksız fiil sorumluluğu şeklinde yorum yapmak yanlış olmaz. Geniş anlamda sözleşmeden doğan sorumluluğunda ele alınmasının sebebi aslında sözleşmeden doğan borcun yerine getirilmemesi de haksız fiil niteliğinde olmasıdır denilebilir.
Yorumlar